Pages

12 Kasım 2009 Perşembe

Kendim Olmalıyım


Galip diye biri var, Orhan Pamuk'un "Kara Kitap"ında. Arkasından yalnızca küçük bir not bırakarak kayıplara karışan karısını arıyor, Galip. İstanbul'un esrarengiz sokaklarında, mekanlarında karısını bulabilmek için bazı işaretleri takip ediyor. Bu işaretler amcasının oğlu, gazeteci, Celal Salik'in bir gazetede yayımlanan köşe yazıları. Aslında buna birazda onun iç yolculuğu diyebiliriz. Onu ararken aslında kendine dönüyor yavaş yavaş.

Bu kitapta bir bölüm vardı. İsmi "Kendim Olmalıyım". İnsanın farklı mekanlarda, farklı insanlarla konuşurken nasıl onlar gibi olduğunu, bambaşka bir kişiliğe büründüğünü anlatıyor bu bölüm. Bir frekans gibi düşünün. İnsan, o frekansı yakalamaya çalışıyor. Beyni yorulana kadar onlarla küçük oyunlar oynamaya devam ediyor. Sanki düşüncelerimin ardından bir kılavuz gibi geldi bu bölüm, bir işaret gibi. Sanki, çok büyük bir düğüm çözülmüştü. Sanki, biri aydınlatmıştı düşüncelerimi.

Celal'in yazıları, nasıl Galip'e rehberlik ediyorsa kendini bulması için, bu "Kara Kitap" ta bana rehberlik ediyor, yolumu aydınlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder