Pages

25 Mayıs 2010 Salı

Teorik Yaşamlar Üzerine Deneme 2


1) Aşırı dindar; şimdi böyle bir sıfat olur mu olmaz mı bilmem ama kastettiğimiz teorik kitle, dini öğretilere son derece bağlı, samimi bir inanandır.

Böyle bir insan için yaşamak, önceden kabul edilmiş kurallar bütünüdür ve neredeyse şaşkınlık verebilecek hiçbir şey yoktur. En olağanüstü bir gelişme bile, ne kadar sıra dışı olursa olsun bir şeye bağlanabilir ve neden - sonuç ilişkisi kurulabilir. Dindar insan için kabullenilmiş bir hayat dingin ve düzenli bir hayattır. O yüzden aşırı dindar insanlar, dışarıdan bir tepki gelmediği sürece gayet sıradan, basit ama tadını da çıkararak yaşarlar.

Böyle naif inanan kesim için, frekans hep aynıdır. frekans üzerinde dalgalanmadan gittiği için problemi yoktur. fakat eldeki veriler ve bilgi frekansın bambaşka bir olası salınımda olduğunu göstermektedir. Bu da, dışarıdan gelebilecek olası tepkinin şiddetine göre, frekansın bozulup bozulmayacağıdır. Sonuçta milyonlarca da olsa zihin yapısındaki sebep - sonuç ilişkisi darmadağın edilebilir. O yüzden, dindar bir insan için frekans değiştirmek ciddi problemlere gebedir.

2) Rastsal insan; hayatını tamamen rastgele yaşayan, hiçbir şeyde sebep - sonuç ilişkisi kurmayan insandır. Anlamdan çok bakış açısı önemli olabilir. O kadar serbesttir ki, etki - sonuç ilişkisi kurduğu bir bilgiyi hemen yıkıp darmadağın edebilir ya da değiştirebilir. Dolayısıyla asla tabuları olmayan insandır. Rastsal yaşayan insanın, frekansı hayatın akış frekansına oldukça yakındır. Uyum sağlama başarısı oldukça fazladır diyebiliriz ama "şey"ler arasında kurulmayan neden - sonuç ilişkisi, zihin problemlerine yol açar. bipolar bozukluk, yani manik depresif gibi.

Hali hazırda yine de bütünü kavrayacak bir zihin yapısı olmadığından daima, rüzgarla ilerleyen ama rüzgar esmediği zaman ya da rüzgarın yönünü tayin edemediği zaman vakit kaybeden, acınası duruma düşen insandır.

9 Mayıs 2010 Pazar

Teorik Yaşamlar Üzerine Deneme


Bir insana yapılacak en büyük zulüm, o'nu standardize etmeye çalışmaktır. O'nu bir kalıba sokup, belirli değerler verip, "e" gibi bir hata payını bile hesaba katmadan değerlendirmektir. Bir insan'ı oluşuran o denli sınırsız nokta vardır ki, bu noktaları piksel piksel açmaya çalışsanız bile, karşınıza fraktal geometri benzeri bir derinlik çıkar ve bu kuyunun dibini bulamazsınız.

Ama tüm bunların ötesinde insanı anlayabilmek için, teorik felsefeler türemiştir. Bu durumu, dünyanın etrafını çevirdiği varsayılan ekvator çizgisi'ne benzetebilirsiniz. Evet, ekvator çizgisi teorik bir şeydir, aslında yoktur ama tüm dünyayı pratik olarak anlamamıza yardımcı olabilir. İnsanın yaptığı da budur işte. Silinmez bir sonsuzluğun üzerinde, nispi oranlar kurabileceği varsayımlar türetmek. Bu varsayımlar, etki tepki ilişkisinin güçlü olduğu fiziki olaylarda, bize kolaylıklar sağlamaktadır.

Gelelim konunun özüne; burada yapmak istediğim gerçek hayatta olmayan insan türlerini, daha iyi nispi görüş sağlayabilmek için teorik olarak sınıflandırmak. Hani, ekonomide de vardır. tam rekabet piyasası, tekel piyasası gibi teorik sınıflandırmalar. İşte bu da benzeri bir durum olacak. tabii ki, tüm teoriyi ortaya dökmek imkansız ama elimden geldiği kadar insanları teorik olarak uç noktalara yerleştirmek istiyorum. İşte, budur zaten insanı konuşmaya ve düşünmeye iten. Herkesle aynı yerde olamamak, tümünü kavrayamamak ve belirsizlik...

O zaman başlayalım bu sınıflandırmaya yavaş yavaş geçebiliriz. şimdilik bir es verelim.