Yol ayrımı; Kemal Tahir’in
seneler evvel okuduğum romanının ismi. Yol ayrımı; insanın seçimini yapması
gerektiği nokta. Ben hangi dünyaya aidim. Bir telefon geldi ve böyle oldu işte.
Hangi dünyaya aitsin? Neden bu rolleri oynamakta ısrar ediyorsun? Neden ve ne
zamana kadar sürdüreceksin?
Anlatacaklarımın bittiği dehşet
günü. Işıklarla aydınlanan şehri, kuşbakışı seyrederken, bir söz, bir çığlık.
Çok günah işledim; çok kendimden bahsettim; çok kendimden bahsederken, çok
vakit kaybettim; içe döndüm zannettim; yanıldım.
Kitapçının raflarına bakıyorum.
Yine o şiir kitaplarından birini alacağım. Ama yine de tercih yapacakmış gibi
yapmak çok güzel. Zaten hep mış gibi yaptım; mış gibi yaşadım ama sahiden
geçirdiğim zamana yazıktır.
Şimdi Kızılay metrosunun altında,
aydınlığın vurduğu noktada, tüm sırlarını anlatan; hiçbir düşüncesini,
karaktersiz izlenimi vermesi pahasına gizlemeyen; yazarı düşünüyorum. Herkesin
bildiği kitapçıda, pek okunmayan bir yazar o. Bu yüzden de söyledikleri aklımda
kalacak.
Aklımın içindeki manzarayı
görebildiniz mi? Ya kafa karışıklığımı? Ya hatırladığım bazı hatıraların; başka
bazı hatıraları hatırlatmasını? Ya siz bir kurguya bağlansın istemiyor musunuz
tüm bunlar?
Peki ya burnuma gelen parfüm
kokusu? Hissedebildiniz mi? Doğru cevap, iskotada uğuldayan hafif rüzgar
olacaktı. Geç vakitte bindiğim otobüste kaybolacaktım. Düşlerimin bittiği
yerde, bitmesini istediğim yerde, bitmesinden korktuğum yerde, bitmemesi halinde,
nasıl olacağını merak ettim.
Üstgeçitten geçiyoruz; hala
Kızılay’dayım. Bir bomba ihbarı yapılmış. Henüz üzerimde bir intiba yok. Olayla
alakam olmadığı gibi; şu gün şu noktada; bulunduğum yerde; bulunduğum zamanla
da alakam yok. O zamanki ben, şimdiki ben olabilmek için gözlerinikaçırıyor;
şimdiki ben olabilmek için yoluna gidiyor; her bir şey yoluna giriyor. Şimdiki
ben olmam için, hiçbiri önümde duramazdı; hepsini yıkıp geçerdim gerekirse;
ateşe verirdim yolumdan caydıracakları; yolum ateş olsa bile ilerleyecektim.
Kapalı bir hava; yağmur da yağdı;
hem de çok. Canım sıkkın elbette; üstelik yalnız da değilim. Yazarak oyun
oynamak yerine; yalnız değilken canımı sıkma peşindeyim. Tuhaf bağlılık bu;
vazgeçmek istemediğim; bu yüzden yitip giden. Yıkılıp giden bir çarşı var;
yerinde bir inşaat şimdi. Biliyorum onu oraya dikecekler; belki biraz resimdeki
gibi; belki değil ama mutlaka dikecekler o çok katlı otoparkı; hareketlerinden
belli.
Bir telefon geldi ve bunlar oldu;
“ben” olmak derdindeyim; hem de nedensiz. Nedensiz aşk’ı düşünmekteyim.