Postmodernizmin siyasal yönelimleri
Bu söylemde artık önemli olan ”daha doğru bilginin” araştırılması değil, doğruluk kategorisinin işleyiş mekanizmalarının deşifre edilmesi ve bu bağlamda yeni doğruların oluşturulmasıdır. Genel ahlaksal anlayışlar ve ilkeler artık geçerliliğini yitirmiştir; ahlaksal normların kaynağı yaşanan koşullar, çağın gerekliliğidir. Postmodern Etik, modernizmin evrensel ve sabit ahlak ilkelerinin geçersizliğini göstererek, genel ahlak ilkelerini görelileştirir. Dinden sonra bilimin egemenliginin de yıkılmasıyla, “her şey uyar” noktasına varılmıştır. Bu önerme, öncelikle bilimin statüsünü ve doğruluk iddialarını görelilleştirmek üzere, bir bilim felsefecisi olan Paul Feyarebend’ten gelir.
Postmodernizmin, siyasal yönelimleri bakımından, ”hem” radikal ”hem” muhafazakâr olduğu söylenebilir.Hem her iki yönelimin postmodern temsilcileri sözkonusudur, hem de belirli bağlamlarda her iki yönelimin de aynı noktada birlikte olması sözkonusudur.Postmodernizmin tutarlilik kaygısı gütmeyişi ( Eklektizm) siyasal alandaki konumlarda da görülebilir.
Birey, kimlik, kültür alanında ”radikal,” sistemi değiştirme alanında ”muhafazakârdır”. Ancak, radikallik ve muhafazakârlık kavramları da postmodern okumada anlam değişimlerine uğrar ya da başka bir deyişle bilinen anlam yapıları yapıbozuma uğratılır pek çok kavram ve kategoride olduğu gibi. Dolayısıyla postmodernizmin ”ne” radikal ”ne de” muhafazakâr olmadığı söylenebilir. Makro siyaset modeli Mikro siyaset anlayışıyla, Majör olan Minör olan ile yer değiştirir. Bunu geleneksel siyasal alanın kategorileriyle tanımlamak doğru sonuçlar vermeyecektir. Postmodernizm, en genel anlamda, “Büyük anlatılara”, “Büyük projelere”, “Büyük ilkelere” itirazdır ve bunların olanaksızlığı iddiasıdır. Buradan itibaren teorik ve politik alanda postmodern konumlanışların şeceresi çıkarılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder