1) Aşırı dindar; şimdi böyle bir sıfat olur mu olmaz mı bilmem ama kastettiğimiz teorik kitle, dini öğretilere son derece bağlı, samimi bir inanandır.
Böyle bir insan için yaşamak, önceden kabul edilmiş kurallar bütünüdür ve neredeyse şaşkınlık verebilecek hiçbir şey yoktur. En olağanüstü bir gelişme bile, ne kadar sıra dışı olursa olsun bir şeye bağlanabilir ve neden - sonuç ilişkisi kurulabilir. Dindar insan için kabullenilmiş bir hayat dingin ve düzenli bir hayattır. O yüzden aşırı dindar insanlar, dışarıdan bir tepki gelmediği sürece gayet sıradan, basit ama tadını da çıkararak yaşarlar.
Böyle naif inanan kesim için, frekans hep aynıdır. frekans üzerinde dalgalanmadan gittiği için problemi yoktur. fakat eldeki veriler ve bilgi frekansın bambaşka bir olası salınımda olduğunu göstermektedir. Bu da, dışarıdan gelebilecek olası tepkinin şiddetine göre, frekansın bozulup bozulmayacağıdır. Sonuçta milyonlarca da olsa zihin yapısındaki sebep - sonuç ilişkisi darmadağın edilebilir. O yüzden, dindar bir insan için frekans değiştirmek ciddi problemlere gebedir.
2) Rastsal insan; hayatını tamamen rastgele yaşayan, hiçbir şeyde sebep - sonuç ilişkisi kurmayan insandır. Anlamdan çok bakış açısı önemli olabilir. O kadar serbesttir ki, etki - sonuç ilişkisi kurduğu bir bilgiyi hemen yıkıp darmadağın edebilir ya da değiştirebilir. Dolayısıyla asla tabuları olmayan insandır. Rastsal yaşayan insanın, frekansı hayatın akış frekansına oldukça yakındır. Uyum sağlama başarısı oldukça fazladır diyebiliriz ama "şey"ler arasında kurulmayan neden - sonuç ilişkisi, zihin problemlerine yol açar. bipolar bozukluk, yani manik depresif gibi.
Hali hazırda yine de bütünü kavrayacak bir zihin yapısı olmadığından daima, rüzgarla ilerleyen ama rüzgar esmediği zaman ya da rüzgarın yönünü tayin edemediği zaman vakit kaybeden, acınası duruma düşen insandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder