Pages

27 Kasım 2009 Cuma

Paradigma Kritiği (Bakış Açısı Problemi)


Bir insan en fazla kaç yıl yaşar? İnsan ne kadar uzar en fazla? Bir insan en fazla kaç kilo olabilir? Bu soruları düşündüğümüzde aklımıza bir problemin takılması gerekiyor. Bu problem zihinsel akıl yürütmelerimizle ilgili bir problem içeriyor.

Sorulardan yola çıkarak problemi açıklamaya çalışayım. Şimdi tüme doğru gittiğimizi düşünelim. Yeni doğan bir bebek var ve sizden bu sağlıklı bebek için en fazla ne kadar ömrü olabilir diye akıl yürütmeniz isteniyor. Dünyada kayıtlı en fazla yaşayan insanın 150 yıl yaşadığını kabul edelim. Ortalama insan ömrü ise 75 yıl olsun. Bu bilgiler elinizde varken bile yeni doğan bir bebek için ömür biçebilir misiniz? Hayır. Bunun çok basit nedeni ise insanların; kaza, hastalık, felaket gibi nedenlerle beklenmeyen anlarda hayatını yitirebileceği gerçeğidir. Fakat değinmek istediğim asıl konu ise şu; hal böyle olunca insan için ömür biçilemediği gibi, en fazla şu kadar yıl yaşar da denilemiyor. Yani 150 yıldan fazla yaşayan bir insan gerçekte hiç olmamış olsa da en fazla 150 yıl yaşar diyemeyiz. Çünkü tıpta olağanüstü ilerlemeler olabileceği gibi, herhangi bir olağanüstülük ya da değişkenlik olmadan da insan şaşırtıcı bir şekilde 150 yıldan fazla yaşayabilir. Çünkü, bu tür bir bilgi için geçmiş hiç bir zaman genel geçer bir ölçü veremez. O halde, bir insanın yaşayacağı toplam ömür teorik olarak sonsuzdur demek yanlış bir önerme olmaz. Çünkü, Karl Popper'ın da dediği üzere bu yanlışlanamaz bir bilgi olduğu için gerçek kabul edilmelidir.

Fakat bu teorik açıklamamızın aksine pratik bir gerçek var. O da, belli yaşları geçen insanların doğal olarak ve mutlak suretle kendilerini ölüme yakın hissetmeleri. Peki ama insan, teorik olarak sonsuza kadar yaşayabilen bir insansa neden üzülür yaşlılığına. Bu çok basit sorunun cevabı ise pratik gerçeklerdir. Geçmişten gelen, deneyimlerle ve öğrenmeyle elde edilen insan zihnine yerleşen çoğunlukla değiştirilmez/değiştirilemez gerçekler...

İşte insanın bakış açısıda böyle olmalı bence. Teorik olarak düşünmeli, pratik olarak yaşamalı insan. Düşsel dünyamız, teorilerimiz hep bu sınırsız uç noktalara bakar fakat kafamızı çevirip eşyalara, boş sokaklara, yağan yağmura, sıkıcı apartmanlara, geçmişe, kurallara bakarken artık pratik ve sınırlı bir dünyadayızdır.

Schrödinger'in kedisi deneyinde olduğu üzere, sonsuz sayıda olasılık tek bir gerçekliğe iner. Kutular açılır, kapılar aralanır. Bu yavan sonsuzluğun içinde sıkışmış gövdelerimiz zavallı bir umudu aramakla meşguldür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder