Pages

10 Mart 2011 Perşembe

Gerçekliği Yitirmek


Gerçekliğin nasıl yittiğini anlatmak zor elbette. Yine de şansımı deneyeceğim. Yürürken insanların yüzüne bakmak, empati hastası gibi kendini onların yerine koymak, uykusuzluk ve can çekişen değerler, kavramlar, iç güdüler, Oğuz Atay'ın, "Tutunamayanlar" ve "Tehlikeli Oyunlar" kitapları, insana biçilen ömür, saçaklı mantık gibi ayrılan yaşam senaryolarımızda birbirine benzer hislerimiz, benzer kaygılarımızla beraber aynı düşlerimiz, çocukluğa dair güneşli bir günün anısı, deniz kenarında yürümek, kalabalık bir caddede hissedilen melankoli, dostlarınız! eğlenirken hüzünlenmek, eğlenmek için yapılan aktiviteyi hüzne boğan benlik, masallara kaygıyla yaklaşmak, psikolojide her hastalığın bir sebebinin olması, her şeyde bulunan o kahredici nedensellik, mantık içinde yaşayıp, mantıksızlığı savunmak, gerçekleri kökten eleştirmek, "saçmalık", "varlık ve hiçlik", biçilmiş roller ve farklı zamanlarda farklı rolleri benimsemek, ölünün ardından dökülen göz yaşları, bambaşka hayatların arasında, bambaşka fikirlerin köleleri tarafından gerçeklere boğulmak, kaybedeceğini bile bile yaşamak, tüm bu belirsizlik içinde yaşamayı kabullenmeye sonuna kadar bağlanmak, belirli yaşlarda sendroma girmek, nedense kar'ın içine sırt üstü atlamanın çocukça olması, katlanamamak, farklı insanlar arasında farklı davranmaya zorlanmak, benzer insanlar arasında, benzer davranmaktan sıkılmak, sırt üstü yüzmek, aşk'a inanmamak, duaları ciddiye almak, yol boyu gidip gelen yaşlı belediye görevlilerinin bitmek bilmeyen yaşamak hırsı, bitmek bilmeyen yaşama hırsım içinde, çok büyük bir noktalar kümesi içinde, elmas, yakut aramak, çok büyük noktalar kümesinin, hep bir köşesini yakalamak, çok büyük noktalar kümesini zihne giremeyeceğinin farkında olmak, çok büyük noktalar kümesinin zihinlere giremeyeceğinin de farkında olmak, çok büyük noktalar kümesinden bahsetmenin anlamsızlığının, faydasızlığının da farkında olmak, pişmanlıklar içinde ağlamak, ağlamamaya söz verdiği için ağlamak, göz yaşını kutsallaştırmak, göz yaşı dökenleri boşuna anlamlandırmak bunlara sebeptir işte.

Gerçekliği yiten insanın, söylediği ve düşündüğü şeyler nasıl bulanıklaşır bir bilseniz. Kimlikler arasında yüzmek gibi. Hiçbir kalıbı olmayan insan.... Ne yazık ki, "ben, işte ben'im" demek için çok geç kaldım. Bir tek yazı kaldı elimde, tek teselli yazı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder