Pages

8 Mart 2011 Salı

Varoluş


"Aklıma Parmenides geliyor. Söylediklerini biliyorsun, şöyleydi galiba: "Varolan şey nasıl varolmuş olabilir? Nasıl doğmuş olabilir? Çünkü eğer doğmuşsa varolmamaktadır ve eğer bir gün varolmak zorundaysa yine varolmamaktadır. Böylelikle doğuş sönmüştür ve ölüm söz konusu değildir." Söylenmesi gereken şeyler bunlardır. Kuşku duymalı insan. Yoksa düşünebilmek neye yarar Michéle. Hiçbir işe yaramaz konuşmak, Michéle, değil mi?"
                                                                            (s.54, Tutanak, J.M.G. Lé Clezio ) 
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği bu. Doğmamışların, ölmeyecek hikayeleri. Başı sonu belli olmayan bir yol bu. Varlık ve Hiçlik noktasında tıkandığımız en önemli yer. Bir suyun durgunluğu gibi yayımış evrene her nedense atılmış bir taş düşünüyorum ve dalgalanıyor evren; ve dalgalar, dalgaları meydana getiriyor; ve dalgalar, taşı atandan bağımsız hareketini sürdürüyor gibi.

Taşı atan şunu bilir ki, asla sular durulmadan yüzünün olması gereken aksini göremezsin; suyla uğraşman da faydasızdır. Çaresiz bekleyeceksin durulmasını. Bekleyeceksin gerçeği görmek için. Bekliyoruz hala...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder