Pages

11 Haziran 2011 Cumartesi

İnsan Zekasının Sınırları - Bornes De L'Esprit Humain


Voltaire sözlüğü'nün belki de en can alıcı maddesidir; "insan zekasının sınırları". Şöyle der;

Onlar her yandadır, zavallı doktor. Kolunun ve ayağının isteğine nasıl boyun eğdiğini, karaciğerinin nasıl eğmediğini bilmek ister misin? Düşüncenin cılız algında, şu çocuğun da bu kadının rahminde nasıl meydana geldiğini araştırıyor musun? Cevap vermek için sana vakit bırakıyorum. Madde nedir? Senin gibiler buna dair on bin cilt kitap yazdılar; bu tözün bir takım niteliklerini buldular: çocuklar da bunu senin kadar biliyorlar. Ama gerçekte bu töz nedir? Senin, bu konuda bir fikrin olmadığından daha iyisini beceremiyerek, latince soluk anlamına gelen bir sözcükten alıp, ruh (esprit) dediğin şey nedir?

Toprağa attığın şu buğday tohumuna bak da onun başakla yüklü bir sap meydana getirmek için nasıl yükseldiğini bana söyle. Aynı toprağın nasıl olup da şu ağacın tepesinde elma, yanındakinde kestane yetiştirdiğini bana öğret. Sana böyle sayfalarca sorular sorabilirim, hepsine de dört sözcükle cevap vermek zorunda kalırsın: bir şey bildiğim yok.

Bununla birlikte diplomalarını aldın, sen de kürklendin, külahın da (o zamanlar doktorluk payesini alanlar kürklü bir cüppe ile kürklü bir külah giyerlermiş) ve sana üstad diyorlar.

Sonra bu kendini beğenmiş budala, küçük bir kentte küçük bir işe sahip olur, anlamadığı şeyleri yargılamak, onları kötülemek hakkını satın aldığını sanır!

Montaigne'in özdeyişi: Ben ne bilirim? di; seninki de şudur: Ben neler bilmem ki?

Burada bahsedilen töz'ü kavrama noktası, insan algısını en önemli problemidir. Bu yüzden de pratik ve teorik bilgi farklılığı ortaya çıkıyor. Bununla ilgili; Benoit Mandelbrot'nun teorik düşüncesi olan; "how long is the coastline of great britain?"cümlesini de hatırlayabiliriz.

İnsan kendi zekasının sınırlarını algılamayan ve yorumlama noktasında her şeyi tam kavrayabildiği yanılgısına düşen bir varlıktır bana göre.

Benoit mandelbrot'nun, fraktal geometrik düşünceyi açarken faydalandığı hipotezi de açacağım elbette ama, buradan çıkardığım yargı şudur;

"insanın, dünyada yaşayan canlılar arasında, en kompleks ve gelişkin zekaya sahip olması varsayımı altında bile, o'nun her şeye, zekasının yettiği yargısına ulaşamayız. Bu yüzden de bilmek ve kesinlemekten önce yorumlamak önemlidir", diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder