Pages

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Bir Hayal: Epistemokrasi



Düşün dünyamın temellerini atan, Siyah Kuğu'nun, 12. Kısmı, "Bir Hayal: Epistemokrasi" konusuna değinmek istiyorum Her şey bu bölümü okumamla başladı neredeyse. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki; düşüncelerin orijininde olması gereken bu olmalı insan için ve bir alıntıyla başlayayım;

Epistemik kibri düşük olanlar kokteyl partilerindeki utangaç insanlara benzer, fazla göze çarpmazlar. Nitekim bizler hüküm vermeyi ertelemeye çalışan, mütevazı insanlara saygı göstermeye yatkın değiliz. Şimdi epistemik tevazu meselesini düşünelim.  Son derece derin ve ayrıntılı düşünen, kendi bilgisizliğinin farkındalığıyla acı çeken birini düşünün. Aptalın cesaretinden yoksun ama nadir görülebilecek bir cesarete sahip: "Bilmiyorum" diyebiliyor. Bir aptal ya da daha kötüsü bir cahil gibi görünmeyi umursamıyor. Duraksıyor, hata yapmayacak, hatalı olmanın sonuçları ona acı veriyor. Düşünüyor, düşünüyor, fiziksel ve sinirsel anlamda bitkin düşene dek içinden düşünüyor.

Bu onun mutlaka güven eksikliği duyduğu anlamına gelmez, yalnızca kendi bilgisine şüpheyle yaklaşmaktadır. Böylesi bir insanı "epistemokrat", yasaların bu türden bir yanılma payı çerçevesinde oluşturulduğu bir ülkeyi ise "epistemokrasi" olarak adlandırıyorum.

Bu bağlamda en önemli modern epistemokrat, Montaigne'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder