Pages

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Artık, Ben


Bir mezarlığın içinden geçtiğim vakit, onlarca sessiz insanın yaşam öykülerinin fısıldaştığını; birbirine katıştığını ve bu yüzden anlamsız bir takım gürültüler şeklinde göğe yükseldiğini fark ederim. Onlarca, belki yüzlerce insanın, artık toprak altında kalmış öykülerinin hazin çığlıklarıdır bunlar…

Halbuki, şu anda ben, hareket eden parmaklarımla, sonlu zaman boşluğuna, onlara ait hırsların, sevinçlerin, acıların, kederlerin, bir akşam sahil yolunda edilen kavgaların, aile içi tartışmaların, işsizlikten güçsüzlükten sıkıldıkları sabahların ve sonraların, kuyrukta geçirilen zamanın, hediyelik eşyayla gelen heyecanın ne kadar uzak ve değersiz olduğunu haykırıyorum.

Yitip gidecek bunca söz arasında artık bu da var. Artık, onlar kendi yaşam oyunlarında; kendi tiyatrolarının baş karakteri olarak; aslında dünya sahnesinin önemsiz figüranları iken, yaşattıkları onca anı ve hatıra içinde boğuluyorlar.

Artık, ben de bu düşünce zindanının içinde onları düşlerken, onların bu sessiz çığlıklarını düşlerken, tamamen yitip gitmiş olsun veya olmasınlar; dünya oyun sahnesinin önemsiz bir figüranı olarak kalamayacağımı, bundan yorulduğumu, devam ettirmeye gücümün yetmediğini kendime itiraf ediyorum.

Sizinle sizler gibi yaşamak için vereceğim bu anlamsız mücadelenin içinde ben, hikayeler ve nüktelerle vakit doldururken; içimdeki boşluğun içinde havasız kalacağım uzunca bir süre.

Artık ben, ben olamadığım noktada, yani sıkıntılarımın yaralara dönüşüp, her an kanamasına dayanamadığım noktada; kalıp savaşıp; yenilmeye mahkum olup; gücümün tükendiği her noktada bunu haykıracağım; 

artık, ben
artık, ben 
artık, ben… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder