Pages

25 Eylül 2011 Pazar

Özgürlüğe Dair

Van Gogh: Starry Night Over the Rhone 
Painting, Oil on Canvas
Arles, France: September, 1888
"Boldmind - Biz İngiltere’de, ancak herkesin düşüncesini söylemek hakkından özgürce yararlanabildiği günden beri mutluyuz.
Medroso - Biz de, hiç kimsenin düşüncesini söyleyemediği Lizbon’da rahat rahat yaşıyoruz.
Boldmind - Rahatsınız ama, mutlu değilsiniz; bu sükunet, sessizlik içinde uyumla kürek çeken mahkumların sükunetidir.
Medroso - Ruhumun bir kadırgada, kürek mahkumu olduğuna mu inanıyorsunuz?
Boldmind - Evet, onu kurtarmak isterdim.
Medroso - Ya orada bulunmak hoşuma gidiyorsa?
Boldmind - Öyleyse layığınız orasıdır".
                                  Voltaire - Le Dictionnaire Philosophique - La Liberte

Truman Show'u izleyip de özgürlüğünü sorgulamayan yoktur. Dünyamızın sınırları nereye uzanır? En uzak yer neresidir? Aklımızın bir köşesinde daima misafir olan Fiji'ye gidebilecek miyiz? 


Mesela sanat da böyledir. Çoğu insan gibi düşünmemeye çalıştığınızda sanatçı olursunuz. Cemaatin fikirlerine  karşı başkaldırırsınız önce. Yalnız kalır düşünceleriniz. Başka dünyaları göstermek için yapılan bu gayretiniz ya kitleler tarafından heyecan verici bir başkaldırış olarak nitelendirilip, çok fazla taraftar bulacaksınız; yahut zaman ilerledikçe, söylediklerinizin karşılığını alabileceğiniz bir kitle oluşacak -ki muhtemelen siz çoktan göçmüş olacaksınız- yahut hiçbir zaman hayatın frekansı, sizin düşüncelerinizden beslenecek şekilde dönüşmeyecek. Karl Marx buna;

"all that is solid melts in the air" derdi. Dolayısıyla, modernitenin bize kazandırdığı tüm değerler; bizi biz yapan, asıl değişkenliğimizin çok uzaklığında bir yerde yaşamak zorunda bıraktırıyor ve bıraktıracak bizleri.

Jason Pollock - She Wolf
Pablo Picasso - La Guernica
Mesela, soyut çalışmaları ile bilinen Jason Pollock tablolarını yorumlamak için, bu altyapıyı merak eden bir kitlenin de olması gerekir. Sonuçta, "sanat, sanat içindir" diye yola çıksak bile, sanatı yorumlayanların, entelektüel düzeyde dahi olsa varlığı gerekir. Jason Pollock çalışmaları, bunu yorumlayabilecek insanlar olmadan hiçbir şey ifade etmez. Özellikle hitap ettiği kitlenin entelektüel birikimi veya büyüklüğü gibi unsurlar da tablonun yalnızca değeri için değil, resim sanatı içindeki yeri açısından da önemlidir.

Veya, Almanların Guernica'ya saldırılarından bihaber iseniz, her ne kadar tablonun işleniş biçimini yorumlayabilecek entelektüel seviyeye sahipseniz de, bu tablo size hiçbir şey ifade etmeyecektir. Sonuçta La Guernica'yı veya kübist çalışan Picasso'yu anlamak için, hayatın bu açısına bakan insanlar da gerekiyor.

Ama soyut veya kübist çalışmadan önce, sanatın bu yönü hiç kimse için, hiçbir şey ifade etmiyordu. Sanatta böyle bir özgürlüğe ne gerek vardı peki? Farklı düşünüp, farklı yorumlayarak, fikirleri ve sanatı daha özgür kılmanın ne önemi olabilir? Cemiyetten ayrılmak, farklı düşünüp, farklı yaşamanın da heyecan verici unsurlarının yanında, ızdırap kaynağı olduğunu da biliyoruz.

Özgür kalmak için feda edilenlere dikkat çekmek isterim böylece. Elbette ki bu bir kaide değil. Bu aslında, insanın kendi iç dünyasının, dış dünyada yaşadıklarını yansıtma biçimidir. O yüzden, Alman bir general, La Guernica'yı kastederek, bunu siz mi yaptınız diye sorduğunda; Pablo Picasso cevaben; "Hayır, siz yaptınız" demiştir.

Öyleyse, genel olarak iki türlü yaşayabilir insan; birincisi Orhan Pamuk'un, Sessiz Ev romanındaki değerli tespitinde olduğu üzere, ölümü kabullenir ve hayatı, tekdüze, sıradan ve çoğunluk gibi yaşayıp, yumurta kapıya geldiğinde tepki oluşturarak yaşamak; sanatı, müziği ve edebiyatı arada sırada, bir uyuşturucu gibi kullanıp ölümü bekleyerek ve öğrenmeye karşı koyan bilincine boyun eğerek yaşayacak; yahut bir seyyah, bir kitap kurdu gibi, hayatın farklı ve bambaşka yorumlarını arayacak; gözleri kör olana kadar okuyacak ve cemiyetten ayrı ızdırap dolu varoluş düşünceleri ile boğuşacak ve her yeni manzara için kaybettiği zamana, yani hayatına bakıp hislenecek, herkes gibi yaşamamanın gerçeğini düşünecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder