Pages

2 Eylül 2011 Cuma

Vazgeçmenin Efsanesi


O happy living things! no tongue
Their beauty might declare:
A spring of love gushed from my heart,

And I blessed them unaware:
Sure my kind saint took pity on me,
And I blessed them unaware.
                                                 Samuel Taylor Coleridge      

Eğer mutlu olmak istiyorsanız, yapmanız gereken tek şey, elde ettiklerinizle yetinmeyi bilmektir.. Akıp giden hayatlarımızın içinde, gündelik yaşantımızın uzağında düşündüğümüz hemen hemen her şey boşunadır. Hayal kurmak zaman kaybıdır. Daha da kötüsü acı verir, düşlerinizle geçirdiğiniz zamanlar...

Samuel Taylor Coleridge, yazın hayatında Nirvana'ya ulaşmak için afyon kullanmıştır mesela. Hatta en popüler şiirlerinin başında gelen "Kubla Khan"ı yazmadan önce afyon almış; bir süre sandalyesinde uyumuş ve uyandığında, düşlerinde yaşattığı halüsinojen imgelemleri kağıda dökmüş ve bu muhteşem şiir ortaya çıkmıştır. Hatta şiiri yazdığı sırada gelen bir misafiri yüzünden, şiirine ara verdiğini ve tekrar şiirin başına döndüğünde daha fazla bir şey yazamadığını ifade etmiştir.

Peki bütün bunlar kimin umurunda? Kim Coleridge'in çektiği çileyi, fikir sancılarını bilebilir? Kim O'nun, bir doktorun yanında, hem de sırf iradesizliğinden dolayı, sığıntı gibi yaşadığı yılların açıklamasını yapabilir? Peki, sığıntı Coleridge mi saygı duyulması gereken bir hayat sürmüştür; yoksa ev sahibi Doktor mu?

Hayattayken, kimsecikler kaybedenin yanında durmak istemez. O'nun yanlışlar yapma pahasına sürdürdüğü anarşist hayatına saygı göstermez; Hiç kimse O'nun fikirlerine değer vermez ya da hiç kimse acılarına ortak olmaz. Kaybetmiş bir insan bitmiştir aslında. Örneğin; Friedrich Nietzscher...

Pink Floyd'un kurucusu Syd Barrett, en ağır uyuşturucu olan lsd'nin etkisiyle yazdığı şarkı sözleriyle, akıl sağlığını kaybetme pahasına, düzenin karşısında olmayı denemiştir. Sonrasında bir ömür boyu süren münzevi bir hayat yaşamak zorunda kalmıştır. Pink Floyd; saygı gibi, para gibi çok şey kazanmış olabilir ama arkasında çok fazla şeyi de kaybetmiştir aslında; Another Brick In The Wall...

Veya, tıpkı sosyofobik biri gibi insanlardan kaçan, "Çavdar Tarlasında Çocuklar" romanının ünlü yazarı Jerome David Salinger; hatayı nerede yapmıştır? Peki ya William Faulkner, Van Gogh, Jason Pollock, Ernest Hemingway?...

Bizler, yani tüm dünya halkları, yanlışa tahammülü olmayan, statükocu, eleştirel değil dikte eden; sorgulayıcı değil, kabullenen insanlardan müteşekkiliz. Bundan bir rahatsızlığım yok kişisel olarak; bana göre, hiç kimsenin de bir rahatsızlığı olmamalı.

Ama yine de bir insan, ölüm gibi bir şeyi düşünüp hayretlere düşmüyorsa...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder