Pages

19 Kasım 2011 Cumartesi

Bireyin Özgürlüğü

Skull with Burnin Cigarette
Painting, Oil on Canvas

Antwerp: Winter, 1885 - 86
"Ve açıkça ağır ve acılı yeryüzüne adadım yüreğimi ve kutsal gecede, sık sık, kendisini ölünceye dek bağlılıkla, korkusuzca, ağır yazgı yüküyle seveceğime, gizlemlerinin hiçbirini küçümsemeyeceğime söz verdim. Böylece, ölümlü bir bağla bağlandım ona".
                                                                      Empedokles'in Ölümü / Hölderlin

İnsan, istediği hayatı yaşayamayacak kadar sistemli, gelenekçi, kurallı ve kanunlu bir dünyada yaşamak durumunda. İsterse başkalarının fiziksel özgürlüklerini kısıtlamayacağını vaad etsin; yine de sınırlarını yıkması olanaksıza yakındır; başkaldırması imkansıza yakınsar ve çoğu zaman beyhudedir. 

Kimse ben özgürüm demesin o yüzden. Bırakın dış dünyadan kaynaklanan tedirginlikleri veya baskıları, kendi iç dünyamızda bile özgür olamayız bizler. Nereden geldiğini bile bilmediğimiz öğretiler, kavramlar, kutsallar her yanımızı sarmış durumda. Bu yüzden bazı entelektüel bildiklerimiz, saygı duyduklarımız bile, bazı söylemleri yüzünden bize sinir bozucu geliyor. Çünkü, dönüp kendi içimize baktığımızda, kurduğumuz dünyayı yıkmaya çalışan, duvarlarınızın üstüne üstüne gelen yazarlar, çizerler, kurgucular bunlar. Hiç kimse kurduğu dünyanın yıkılmasını istemiyor; bir duvar bir şekilde yıkılsa hemen onun yerine başkta taşlar koyuyor; tuğlalar örüyor. Öğrenmenin "rijit" olmasının, insanın yeni bakış açısını kabullenememesi ve ona karşı katı bir tavır takınması durumlarına neden oluyor. İşte bu durum, insandaki, bilgiye olan merak ile mantığın ve bu mantıkla oluşturduğu konseptin savaşıdır. Sorgulamayan insan öğrenemez; başkaldırmayan insan yavan kalır bu yüzden. Bu yüzden Albert Camus'nun "Başkaldıran İnsan" denemesi okunmalıdır.

Açıkçası bugüne kadar devrim niteliği taşımış her söz, icat veya teori çok zorlu süreçlerden sonra kabul görebilmiştir. Galile'nin geçmişte, Stephen Hawking'in de günümüzde Kilise ile olan mücadelesini, Hayyam'ın sözlerini, Nietszche'nin çilesini hatırlamamak elde değil.

Özgür olamıyoruz, çektiğimiz sancıların sebebi biraz da bu. Bize bilmemiz gerekenler öğretilmiyor, dikte ediliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder